30 Ocak 2014 Perşembe

ANNE BABALARIN GEREKSİNİMLERİ

  Anne ve babalar,çocukların gereksinimlerinin yanı sıra,kendi gereksinimlerini de karşıladıklarında başarılı anne-babalık yapmış olur. Kendilerinden şüphe duyan,ihmalkar,yorgun veya yetersiz hisseden anne-babalar,çocuklarını da etkileyeceklerdir.

  Küçük bir çocuğun anne-babası olarak;-özellikle çocuğun ilk yaşlarında- bir dizi sorunla karşı karşıya geleceksiniz. Uyku düzeniniz ciddi biçimde değişecek, daha düzensiz ve daha dağınık bir ev ortamına tahammül etmek zorunda kalacaksınız. İşinizi bırakmak zorunda kalmış olabilmeniz nedeniyle,alışkın olmadığınız bir yaşam şekli yürütmeye de başlamış olabilirsiniz. Kendi kendinize ya da eşinizle birlikte,eskisi kadar çok dışarıya çıkamıyor olabilir,son dakikada planlarınızı değiştirmek zorunda kalabilir,belki de ilgilendiğiniz bir çok şeyi ertelemek durumunda kalmış olabilirsiniz.Ayrıca doğumdan sonra değişik derecelerde depresyon yaşıyor olabilirsiniz.

  Aslında iki yaygın duygu;yorgunluk ve depresyon,bütün bu zorlukların baş edilemez bir duruma gelmesine neden olabilir. Bu nedenle,bunlarla nasıl baş edebileceğinize bir bakalım..

YORGUNLUĞU KONTROL ETMEK

  En basit cevabı; "dinlenmek" olmakla birlikte,bir veya daha fazla küçük çocukla her zaman mümkün olmayabilir. İlk adım; ne zaman yorgun olduğunuzu bilmeniz ve buna göre hareket etmenizdir. Bir grup anne-babaya ne zaman yorgun olduklarını ve bunu nasıl anladıkları sorulduğunda,yorumlardan bazıları şunlardı:

  "Her şeyi yapmak çok zorlaşıyor.", "Pilimin bittiğini hissediyorum.", "Hiç bir neden yokken ağlamaya başlıyorum.", "Kendimi bikkin,hassas ve tedirgin hissediyorum." , "Baş ve vücut ağrıları hissediyorum." , "Çok sessiz ve durgun oluyorum." , "Diğer insanlara karşı müşkülpesent ve tepkisel oluyorum." , "Uyuklamaya başlıyorum." , "Deli gibi çalışıyor ve hırçınlaşıyorum." , "Her şeyin üstüme üstüme gelmeye başladığını hissediyorum." , "Bazı şeyleri unutuyorum.".

  İkinci adım ise yorgunluğun nedenlerini ortaya çıkarmaktır. Sadece uykunun bölünmesi nedeniyle uykunuzu alamamanız mıdır? Ya da doğru beslenememekten veya çok fazla iş yapmaya çalışmaktan kaynaklanan enerji eksikliği midir? Üçüncü adım ise bu sorunla başa çıkmaktır. Bunun için öncelikle doğrudan değiştirebileceğiniz faktörleri halledin, sonra da daha karmaşık etkenleri halletmeye çalışın.
 Örneğin;

  •  Mümkün olduğunca doğru beslenmeye çalışın.
  •  Akşam geç saatlerde kafeinli ve alkollü içki tüketimini kesin.
  •  İkinci olarak da gerçekçi olun ve değiştirmeyeceğiniz şeylerin etrafında dolaşın.


Örneğin;

  •  Bir günde eskisi kadar çok iş yapamayacağınızı kabul edin.
  •  Endişe ve meme vermek gibi fiziksel olmayan,ancak fiziksel yorgunluğa neden olan şeyleri dikkate alın.
  •  Bir müddet için uyku düzeninizin farklı olacağını kabul edin;gün içinde gece kaybettiklerinizi telafi etmek için doğacak her fırsatı kullanın.


DEPRESYONU BUDAMAK

  Depresyon,zayıf ruh halini tanımlamak için kullanılan bir etikettir. Belki de depresyonun doğumun kaçınılmaz bir sonucu olduğunu duymuşsunuzdur. Bu, beyinde oluşan ani kimyasal denge bozukluğunun bir sonucu olabilir. Bu durum, bazı kadınların kendilerini güçsüz hissetmelerine neden olabilir. Çünkü yapabilecekleri hiçbir şey olmadığını düşünerek pasif bir kurbana dönüşebilirler. Bazılar antidepresan kullanmaya karar verebilirler ki, bu da alışkanlığa yol açabilir.

ÇOCUĞUNUZUN EV İŞLERİNDE SİZE YARDIMCI OLMASI,ARANIZDA BAĞ OLUŞMASININ OLUMLU VE EĞLENCELİ BİR YOLU OLABİLİR

  Depresyon kendi kendini besler. Bu nedenledir ki,erken dönemde depresyonun varlığını fark edip budamak, "bebek sendromu"nun depresyon veya olumsuz düşünce kuyusuna dal budak sarmasını engellemenin en kısa çözümüdür.



  Ruhunuzun daralmaya başladığını hissettiğiniz anda,nedenini bulmaya çalışın. Yalnızlık mı? İyi bir anne-baba olmaktan duyulan kaygı mı? Yaşantınızı kontrol etme yeteneğinizi kaybetmeniz mi? Keyif alıdığınız bir yaşa tarzını kaybetmiş olmanız mı? Aşağıdakilerden hangilerinin sizin için uygun olabileceğini ve yaşamınızı daha zevkli hale getirebileceğini düşünün:

  Yorgunluk,olumlu düşünce rezervlerinizi alıp götürebilir. Bu nedenle yukarıdaki örneklere tekrar bakın ve mümkün olduğu kadar dinlendiğinizden emin olun. Kendilerinin de çocukları olan bir arkadaş ağı geliştirin. Bu; doğal olarak sizin,anne ve babaların çocuklarıyla katıldıkları toplumsal aktivitelere katılmanızı sağlayacaktır.

  Yapıcı bir tavırla, kaybedenleri nasıl yerine koyabileceğinizi,belki de bunların etkisini nasıl en aza düşürebileceğinizi düşünmeye başlayın.Evinizde yapabilceğiniz bazı yararlı iş olanaklarınız olabilir. Çocuğunuz için yapabileceğiniz aktiviteleri,kendiniz için yapabileceğiniz şeylerle birleştirin.Örneğin egzersiz yapmaktan hoşlanan aktif bir kişiliğiniz olabilir.Bir spor salonuna gitmek yerine,çocuğunuzu pusetine oturtun ve birlikte uzun yürüyüşlere çıkın.

Bu tavsiyeler çerçevesinde sizlere elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalıştık.

Sevgi ve Saygıyla..
Keyifli okumalar..

**KAYNAK: Mutlu Çocuk Sahibi Olmanın Sırları,Dr. Carol Valinejad, Mikado Yayınları, 2012


21 Ocak 2014 Salı

Çocuğunuz Okula Hazır mı?..Okul Yaşı ve Okul Seçimi..

  Anne ve babalar çocuklarının olacağını öğrendiklerini andan itibaren,onun geleceği için planlar yapmaya başlarlar.Her zaman en iyi yerde,en iyi şartlarda olmasını dilerler.Doğumla birlikte bu planlar uygulanmaya,hayata geçirilmeye başlanır.Çocuklar artık okul çağına geldiklerinde anne ve babalar için asıl büyük endişe başlar: Okul seçimi..


  ÇOCUĞUM OKULA HAZIR MI?

  Çocuğumuz okula başlamadan önce okul yaşı ve okula hazır olup olmadığı oldukça önemlidir.Çünkü bu dönem çocuğun aileden ayrılıp,sosyal ortama adım attığı ilk dönemdir. Hem fiziksel hem de bilişsel olarak aileden ayrılmaya,yeni ortamlara girmeye,çevre edinmeye hazır olması gereklidir.

  Okula başlama yaşı uzmanlarca 4-6 yaş olarak söylenmektedir.Bu dönem içine sadece ilköğretim dönemi değil ana okulu ve kreşe gitme dönemi de girmektedir. Çünkü ilköğretime başlamadan önce çocuğun ailede eğitim almasının yanı sıra kreş veya ana okullarında aldığı eğitim de,ilköğretime adapte olması açısından yarar sağlamaktadır. Çocuğun bebek yaşlarından itibaren 3 yaşına kadar aile yanında olması,3 yaşından 4 yaşına kadar yarım gün kreş eğitimi alması,4 yaşından ilkokula başlayana kadar tam gün kreş eğitimi alması önerilmektedir. Bu dönem çocuğunuz ve sizin için bir hazırlık süresidir.


  Okul öncesi eğitimi tamamladıktan sonra sıra geldi ilköğretime hazır olmasına. Okula başlama sürecinde,çocuğun kendisini yeterli hissetmesi önemlidir. Kendisini her alanda yeterli hisseden çocuk,güçlü bir kişilik sergiler ve okulun sosyal ve akademik sorumluluklarını yerine getirebilir. Bunun için sizlere yarar sağlayacağını düşündüğümüz mini bir testi sizlerle paylaşmayı uygun gördük.

buraya tıklayarak testimize ulaşabilirsiniz..


OKUL SEÇİMİ

  Çocuğumuzun okula hazır olup olmadığını ölçtükten sonra sıra geldi ilköğretime başlamasına..Ailenin tüm endişeleri bu dönemde ortaya çıkıyor.Hangi okula gitmeli?Eğitimi nasıl olmalı?Nelere dikkat etmeli? gibi sorulara beraber yanıt aramaya çalışacağız..

  Okul seçimi yapılırken fiziki ve sosyal koşulları göz önüne alınmalıdır. İlk defa bir eğitim kurumuyla tanışacak çocuk için bu özellikler,bundan sonraki eğitim hayatını doğrudan etkileyecektir. Okulun eve olan yakınlığı,anne babanın olabilecek acil durumlarda okula ulaşmalarını kolaylaştırması bakımından öncelikli olmalıdır. Eğer uzaklık söz konusuysa servisler devreye girmektedir. Bu durumda servis şirketinin,şoförünün ve araçların güvenilirliği araştırılmalıdır. Okul içindeki yemek yeme düzeni ve kantin temizliği de bilinmelidir.

  Bir diğer seçim unsuru da okulun eğitim kalitesidir. Okulun öğrenci sayısı,öğretmen kadrosu,verdiği eğitim,sınıflarda bulunan öğrenci sayısı da okul seçimi için araştırılması ve bilinmesi gereken önemli unsurlardandır. Ayrıca okul,veli ve öğretmenin iş birliği içinde bulunduğu okullar tercih edilmelidir.Veli,öğrenci ve okul aynı hedeflere sahip olmalı ve çocuğun gelişimini göz önünde bulundurarak hareket etmelidir.

  Okul seçimleri elbette ki sosyoekonomik düzeye göre yapılmalıdır.Ancak bu durumlar da göz önünde muhakkak bulundurulmalıdır.Çünkü çocuğumuz artık evden çok okulda vakit geçirmeye başlayacaktır. Ve bu durumlar çocuğumuzun her türlü gelişimini etkileyebilecek unsurlardır.Özel okul mu devlet okulu mu tercih edilmelidir diye bir soru yöneltmek uygun olmaz.Zira az önce de söylediğimiz gibi bu durum sosyoekonomik düzeye bağlı olan bir seçimdir. 
   
Tüm anne,baba ve çocuklara başarılı bir eğitim hayatı diliyoruz.
Unutmayalım,okuyan sadece çocuklarımız değil,onlarla birlikte bizler de okuyoruz :)

Saygı ve sevgiyle..

   

KAYNAK: 
Yeni anne dergisi okul seçimi eki
Yeni anne dergisi anaokulu seçimi eki
Bebeğim ve biz dergisi ağustos 2010 sayısı
Yeni anne dergisi nisan 2012 sayısı
Yeni anne dergisi nisan 2011 sayısı
Annelik ve Sanat dergisi eylül 2013 sayısı 


18 Ocak 2014 Cumartesi

Lösemili Çocuklarımız İçin...

Aslında dün sizlerle paylaşmam gereken bir duyuru vardı. Ancak kuzenimin dünyaya bir erkek çocuk getirdiği haberiyle, telaşlı koşuşturmalar yaşadık :) Mutlu ve telaşlı... Öncelikle şunu belirtmeliyim ki annemiz sağlıklı ve sağlıklı bir bebek dünyaya getirdi. Bizlere de bir kez daha TEYZE olma mutluluğunu yaşattı. 




Ahmetimiz için Mutlu, huzurlu, sağlıklı, bereketli, hayırlı evlat olmasını diliyor, Anne babasını tebrik ediyoruz :)

Şimdi gelelim duyurumuza, 

21 Ocak Salı günü Lem Vakfının Lösemili, engelli, muhtaç çocuklar yararına düzenlediği ve birçok sanatçının destek verdiği bir eğlence düzenleniyor. Geçtiğimiz perşembe Lem Vakfı'na gittik. Vedat Bey ve Ferah Hanım ile detaylı görüştük. Detaylar şöyle:


I. Kordon Polo Cafe Bar'da düzenlenecek olan eğlenceye katılım için davetiye almanız yeterli. Fix menü 60 TL olarak belirlenen davetiyeler tek kişilik. Ve tüm gelir Lem Vakfı aracılığı ile Lösemili, engelli ve muhtaç çocuklarımıza ulaştırılacak. 
Biz de bu gecede yer alacağız. Onlar için gerçekten yararlı olacağını düşündüğümüz bir gece olacak. Hem çocuklarımıza destek olmuş olacağız, hem de yoğun günlerimizin stresini geride bırakmış olacağız.



Yukarıda ki davetiye için lütfen bizimle irtibata geçin. 

Ebru Arslan :   ebru_ipeksoy@hotmail.com
İpek İpeksoy:  ipekipeksoy@hotmail.com
Facebook sayfası:  https://www.facebook.com/benbirteyzeyim?ref=hl




14 Ocak 2014 Salı

Darüşşafaka Sınav Kayıtları

Merhaba,

Tanıdığınız, bildiğiniz, etrafınızda anne-babası olmayan, eğitimini tamamlaması gereken çocuklar varsa, bu haberi mümkün olduğunca yaymalıyız. Sizlerden bu konuda destek rica ediyoruz.

Darüşşafakaya giriş sınavları için gerekli bilgi darüşşafakanın internet sitesinde yayınlanmış.



Konu ile ilgili gerekli tüm detaylar için lütfen buraya tıklayın.

Umarım iyi şeylere vesile oluruz...


3 Ocak 2014 Cuma

Yüzlerde ki Gülücük... Herşeye Değer...

31/12/2013 yılın son gününde, akşam ki yılbaşı programı için koşuşturmamızın arasına, hayatımızın belki de en anlamlı telaşını ekledik biz. Hem de çok büyük mutluluk duyarak...

 
 

 LEM Vakfı'nın (Lösemili Engelli Muhtaç çocuklara yardım ve dayanışma vakfı) İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi konferans salonunda organize ettiği, lösemili çocuklarımız için yılbaşı eğlence etkinliğine katıldık. Çiçeği burnunda bu vakfımızın Başkanı Vedat Yıldız ve müthiş ekibi ile tanışma fırsatı bulduk. Hepsi canla başla çalışıyorlardı, çocuklarımız için...


VEDAT YILDIZ - FERAH BOZKURT
 
 
 

KARABAĞLAR BELEDİYESİ İLÇE KADIN KOLLARI BŞK. VE ÜYELERİ
 
 

NEŞELİ EKİP
 
 

ÇOCUKLARIMIZ
 


Etkinlik başlamadan önce salona gelen birkaç çocuğumuz ve ailesi ile tanışma ve konuşma fırsatımız oldu. Hepsinin tek tek isimlerini sorduk, yaşlarını sorduk. Fotoğraflarını çektik... Hepsi, tüm çocuklarımız çok mutluydu. Aileleri de her daim evlatlarının yanında onlara destek, gülümsemeye çalışıyorlardı. Yavaş yavaş konferans salonu dolmaya başladı. Onlar için hazırlanan ikramlar dağıtıldı. Balonlar, Noel Baba, palyaço, hepsi onlar içindi. Müzikler, oyunlar, eğlence... Ve hepsi inanılmaz mutluydu. Sonunda ise hepsine birer yılbaşı hediyesi geldi Noel Babadan :)




Bizim belki de zamanında değerini bilmediğimiz, onların ise doya doya yaşamak istedikleri çocuklukları var. Gençlikleri, orta yaşlılıkları ve hatta ihtiyarlıkları var. Bunun için ise bizim, sizin, hepimizin desteğine ihtiyaçları var. Maddi veya manevi... Ama en önemlisi ise hepsinin bizden gelecek kan bağışına ihtiyaçları var. Hepsi mutlu, ileriki yıllardan umutlular. Yaşadıkları aslında ağır, ama onlar küçücük bedenlerine rağmen güçlüler. Çünkü onlar Çocuklar... Ve lösemiden bizler sayesinde kurtulacaklar...


1 YAŞINDA İLKER BEBEK
 
 


Tüm fotoğraflar için buraya tıklayın... :)